DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Deprem travmasının yol açabileceği psikolojik sorunları Meclis gündemine taşıdı.
Avşar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından cevaplamaları istemiyle konuya ilişkin iki yazılı soru önergesi verdi.
Önergelerde Türkiye’nin, dünyanın en fazla diri fayına sahip ülke ve konut stokunun da çok riskli olduğuna dikkat çeken Avşar, bu durumun büyük huzursuzluk oluşturduğunu ve son 23 Nisan Silivri Depremiyle büyük korkuya yol açtığını belirtti.
Avşar sorularında; depremin psikolojik etkilere karşın bir politika ve özellikle çocuk, yaşlı ve dezavantajlı gruplarda oluşan travmatik sorunlara yönelik bir araştırmanın olup olmadığını, çocukların ruh sağlığı için aile, okul ve Bakanlık arasında ortak iş birliğini, okullarda bir tarama testini, depremin psikolojik etkilerini bertaraf etmeye yönelik bir destek programı ile okullardaki rehberlik servisleri ve rehber öğretmen sayısı gibi bir takım soruyu Bakanlar Özdemir Göktaş ile Tekin’e sordu.
‘Ülkemiz, dünyanın en fazla diri fayına sahip ülkelerden birisidir.’
Ülkemizin jeolojik açıdan sahip olduğu riskleri ve fay hattına değinen Avşar, Alp-Himalaya Kuşağı üzerinde yer aldığımızı, haritalanmış olan 485 diri fay ile toprakları üzerinde dünyanın en fazla diri fayının bulunduğuna ve 14.500 km’lik uzunluğa sahip fay sistemine sahip olduğumuzu belirtti.
‘Riskli konut stoku ve yüksek deprem riski huzursuzluk oluşturdu.’
Sahip olduğumuz bu jeolojik gerçekliğin yanında, mevcut yapı stokunun da depreme karşı dirençsiz olması başka bir risk unsuru oluşturduğunu belirten Avşar Şöyle konuştu; “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, ülke genelinde 7,5 milyon riskli bağımsız birim bulunmakta ve bunlardan 2 milyonunun acilen dönüştürülmesi gerekmektedir. İstanbul özelinde ise yaklaşık 1,5 milyon yapının riskli olduğu, bunların da 600 bininin kendiliğinden çökebilecek kadar tehlikeli durumda olduğu ifade edilmektedir. Bu veriler ışığında ülkemizin hem yüksek deprem riski hem de mevcut konut stokunun niteliği nedeniyle büyük bir tehdit altında olduğu açıktır.”
‘23 Nisan Silivri Depremi korkuya yol açtı.’
Avşar, halkın bu gerçeği 23 Nisan Silivri Depremi ve sonrasında yüzlerle ifade dilen artçı sarsıntılarda ve ülkemizin değişik birçok yerinde 4 ve üzeri büyüklükte meydana gelen depremlerde yaşadığını, her ne kadar bir can kaybı olmasa da gece sokakta sabahlamak, İstanbul’u terk etmek gibi büyük endişe ve korkuya yol açtığını ifade etti.
‘Deprem travması, fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit ediyor.’
Avşar, uzmanların deprem travmasını, depreme direkt ya da dolaylı yoldan maruz kalan kişilerin yaşadığı fiziksel ve/veya ruhsal bütünlüğünü tehdit eden olay ya da durum olarak tanımladığını ve kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkardığını, herkes için en güvenli yer anlamı taşıyan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başladığını ifade ettiklerini belirtti.
‘Depreme sosyal ve duygusal olarak maruz kalanlarda ikincil travma görülüyor.’
Avşar, uzmanların depreme sosyal ve duygusal olarak maruz kalan kişilerde ikincil travma denilen durumun ortaya çıktığını, yaşamış gibi etkilendikleri, yoğun bir üzüntü, çaresizlik, kaygı ve suçluluk duyguları yaşayabildikleri, benzer bir felaketi kendilerinin yaşamasına yönelik yoğun korku ve kaygı hissedebildikleri ve depremden sonra bir ay kadar akut stres tepkilerin ortaya çıktığını ifade ettiklerini belirtti. Avşar, devamındaki süreçte bu belirtilerde hiçbir azalma yoksa, kişinin işlevselliğinde bozulmalar başladıysa destek alması gerekliğini ifade edilmektedir.
‘İlgili kurumlar psikolojik destek vermelidir.’
“Deprem gibi toplumun büyük kesimini etkileyen doğal afetlerde toplumsal destek, dayanışma, paylaşım sürecin atlatılmasında büyük önem taşımakta ve iyileştirici özelliği bulunmaktadır.”, diyen Avşar; ilgili kurumların tarafından rehabilitasyon, psikolojik destek ve çeşitli rahatlatıcı etkinlik ve çalışmalar düzenlemeleri gerekliğini ifade etti ve bakanlara bir dizi soru sordu.
Depremin her an meydana gelme ihtimali göz önüne alınarak yol açtığı travmatik sorunlar ve psikolojik etkilere karşın bir politika var mıdır? Bakanlığın kurumsal yapısı içerisinde gerekli altyapıya ve nitelikli kadroya sahip bir yapılanma bulunmakta mıdır?
23 Nisan Silivri depremi sonrası çocuk, yaşlı ve dezavantajlı gruplarda oluşan travmatik sorunlar ve psikolojik etkilerin tespitine yönelik yapılmış bir araştırmanız bulunmakta mıdır?
“En güvenli yerin artık evler olmadığı” endişesinin çocuklarda ruh sağlığı ve kişilik gelişimi bakımından oluşturabilecek hasarın bertaraf edilmesi için aile, okul ve Bakanlığınızın ortak iş birliğinde bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Bakanlığın korumasında olan yaşlı, çocuk ve kadınlara hizmet veren kurumlarda kalan kişilere yönelik depremin yol açtığı travmatik sorunlar ve psikolojik etkilere karşın bir rehabilitasyon ve psikolojik destek çalışması yapılmış mıdır?
23 Nisan Silivri depremi sonrası uzmanlara göre özellikle çocuklarda görülmesi muhtemel travmatik sorunlar ve psikolojik etkilerin tespitine yönelik okullarda bir tarama testi, muayene ve müşahede süreci yapılmış mıdır?
Deprem eğitimi, farkındalık ve depremin psikolojik etkilerini bertaraf etmeye ilişkin bakanlığınız tarafından uygulanan bir destek programı var mıdır? Bu hususta bakanlık, aile ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla bir iş birliğiniz var mıdır?
Ülkemizde okulların yüzde kaçında rehberlik servisi bulunmaktadır? Rehberlik servislerinde görevli rehber öğretmen sayısı kaçtır? Her bir rehber öğretmene ortalama kaç öğrenci düşmektedir? Bunun bölge ve il bazlı dağılımı nasıldır?